Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

taş düşürmek

  • 1 düşürmek

    вы́ронить сбить
    * * *
    -i
    1) роня́ть, оброни́ть

    cüzdanını düşürmek — вы́ронить [свой] бума́жник

    fincanı düşürmek — урони́ть ча́шку

    2) понижа́ть, снижа́ть (цену и т. п.)

    malın fiyatını düşürmek — сни́зить сто́имость това́ра

    para düşürmek — обесце́нить де́ньги

    3) сбива́ть
    4) сбра́сывать, сверга́ть, снима́ть [с поста́]

    kralı düşürmek — сбро́сить короля́

    5) изгоня́ть, удаля́ть ( из организма)

    solucan düşürmek — выводи́ть глисты́

    taş düşürmek — выводи́ть [же́лчные] ка́мни

    6) -e подве́ргнуть чему-л. плохо́му, вве́ргнуть в беду́ / несча́стье и т. п.

    tehlikeye düşürmek — подве́ргнуть опа́сности / ри́ску; ста́вить под угро́зу, грози́ть опа́сностью кому-чему

    7) приобрета́ть по слу́чаю

    bu güzel halıyı çok ucuza düşürdü — э́тот краси́вый ковёр он приобрёл за бесце́нок

    zayıf düşürmek — осла́бить, сде́лать сла́бым

    Türkçe-rusça sözlük > düşürmek

  • 2 taş

    "1. (a) stone; (a) rock. 2. stone, gem (in a piece of jewelry). 3. playing piece, counter (used in a board game such as chess or checkers). 4. dig, barbed allusion. 5. med. stone, calculus (e.g. kidney stone, gallstone). 6. slang money, dough, rocks. 7. stone, rock, made of stone or rock. 8. fixed but vacant (stare). - arabası slang dull and stupid person, blockhead, dodo. - atmak /a/ to get in a sly dig at, make a barbed allusion about (someone). - atıp da kolun mu yoruldu?/- atıp kolun yorulmadı ya! colloq. You get something all but handed to you on a platter, and yet you´re still not satisfied! - bebek doll. - bebek gibi (woman) who is beautiful but lacking in warmth. - çatlasa by no means, by no manner of means: Fatma, taş çatlasa altmıştan fazla değildir. Fatma can´t possibly be more than sixty years old. -a çekmek /ı/ to sharpen (something) on a whetstone or hone. - çıkartmak/çıkarmak /a/ to be able to run rings around, be far superior to (someone). - devri hist. the Stone Age. - dolgu 1. large stone used for a riprap or enrockment. 2. making a riprap or enrockment. 3. riprap, enrockment. 4. rubble used as fill for a wall. - döşek blocage (a kind of masonry). - düşürmek to pass a kidney stone (gallstone, etc.). - evi setting, mounting, mount (for a gem). - evi tırnağı prong, claw (of a setting for a gem). -ı gediğine koymak to say something at just the right time. - gibi 1. hard as a rock, very hard. 2. stonyhearted, hardhearted. 3. rigid, inflexible (person). - hamuru stucco. - kesilmek 1. to be dumbfounded. 2. (for liquid concrete, etc.) to harden. - kesimi stonecutting. - ocağı stone quarry. -a/-ı ölçeyim. colloq. May I be spared it! (said of a bodily illness, wound, or ache). - sektirme ducks and drakes (a game). -ı sıksa suyunu çıkarır. colloq. He´s very strong./He´s got a lot of brawn. - tahta slate (a writing tablet). - tutmak slang to have money, be in funds. -a tutmak /ı/ to stone. -tan yağ çıkar, ondan çıkmaz. colloq. It´s easier to squeeze blood out of a turnip than to get money out of him. - yağar, kıyamet koparken while all hell is/was breaking loose. - yerinde ağırdır. proverb A person´s true worth is appreciated by those who know him well. - yontmak to dress stone."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > taş

  • 3 petrify

    v. taşlaştırmak, taş kesmek, serseme çevirmek, taşlaşmak, donakalmak
    * * *
    taşlaştır
    * * *
    (to make (someone) very frightened; to terrify: The thought of having to make a speech petrified him.) dehşete düşürmek

    English-Turkish dictionary > petrify

  • 4 trap

    n. tuzak, kapan, dolap, ayırıcı, fırlatıcı, hafif araba, iki kişilik araba, ağız, gaga, volkanik siyah taş, kum engeli (golf)
    ————————
    v. kapak takmak (gaz kaçırmasın diye), tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak, yakalamak, tuzak kurmak, oyuna getirmek, kapan kurmak
    * * *
    1. kapan 2. tuzağa düşür (v.) 3. tuzak (n.)
    * * *
    [træp] 1. noun
    1) (a device for catching animals: He set a trap to catch the bear; a mousetrap.) kapan, tuzak
    2) (a plan or trick for taking a person by surprise: She led him into a trap; He fell straight into the trap.) tuzak, dalavere
    2. verb
    (to catch in a trap or by a trick: He lives by trapping animals and selling their fur; She trapped him into admitting that he liked her.) kapanla/tuzakla avlamak
    - trap-door

    English-Turkish dictionary > trap

  • 5 scale

    terazi gözü, kefe; ölçek; taksimat, bölüntü; ölçü, çap; cetvel; gam, skala, iskala; derece, kademe; balik, yilan vb. pulu; tas, kefeki; tortu, tirmanmak, çikmak; tartmak; (belli bir orana göre) artirip düsürmek, dengelemek

    English to Turkish dictionary > scale

См. также в других словарях:

  • taş düşürmek — böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşürmek — e 1) Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak 2) i Değerini, fiyatını indirmek 3) i Azaltmak 4) nsz Vücuttan yavru, çocuk, taş, solucan vb. atmak Çocuk, solucan düşürüyor. 5) i Iskat etmek Bakanlar kurulunu düşürmek. 6) Uğratmak Tehlikeye… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»